Çeke çeke ben bu dertten ölürsem
Mutlaka onunda sebebi vardır
Üzüle üzüle verem olursam
Mutlaka onunda sebebi vardır
Neden bu çileler hep bana değer
Bu benim kaderim bilmedim meğer
Boynumu bükülmüş görürsen eğer
Mutlaka onunda sebebi vardır
Ellerim koynumda orada kalsam
Bir kuru simidi elime alsam
Şöyle bir düşünüp hayale dalsam
Mutlaka onunda sebebi vardır
Ahmet Erbay neler geldi başıma
Felek çaldı kaşığını aşıma
Bakın hele gözümdeki yaşıma
Mutlaka onunda sebebi vardır
Sanki ülkemize düşmanlar doldu
Yetmez mi artık kaç şehit oldu
Ana bacı gardaş saçların yoldu
Savaşmadan şehit olan yavrular
Bayrağa sarılmış tabutta yatar
Hangi düşman bize cephane atar
Huzurlu ülkem kimlere batar
Savaşmadan şehit olan yavrular
Amacınız nedir savaş mı çıktı
Nice yavruları dağ gibi yıktı
Bu olay ülkemin canını sıktı
Savaşmadan şehit olan yavrular
Niçin karıştırır güzel vatanı
Kurşuna dizsinler bizi satanı
Gördün mü boşuna şehit yatanı
Savaşmadan şehit olan yavrular
Bitmiyor ki gardaş Ahmet’in derdi
Karşına çıkar düşmanın merdi
Askerim polisim onu çiğ yerdi
Savaşmadan şehit olan yavrular
Hiçbir şey koymadı hepsini sattı
Malı gibi satar savar utanmaz
Koskoca çiftliğin üstüne yattı
Malı gibi satar savar utanmaz
Kendine yaptırdı köşkü sarayı
Bütün ülkelerle açtı arayı
Hiç kimse saramaz böyle yarayı
Malı gibi satar savar utanmaz
Sattı savdı resmi kurum koymadı
Ormanları sattı yine doymadı
Bütçe bırakmadı sanma soymadı
Malı gibi satar savar utanmaz
Doğruyu söylemez her sözü yalan
Güzelim ülkeyi eyledi talan
Hırsızın kendisi her şeyi çalan
Malı gibi satar savar utanmaz
Asla birbirini tutmuyor sözü
Yüzüne tükürsen kızarmaz yüzü
Beddua ederim kör olsun gözü
Malı gibi satar savar utanmaz
Bu Ahmet Erbay’ın çilesi biter
Bunca insanların çektiği yeter
İllallah çektik inan çok beter
Malı gibi satar savar utanmaz
Gece gündüz hiç aklımdan çıkmıyor
Deli gönlüm inan senden bıkmıyor
Hayır deyip hatır gönül yıkmıyor
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Gözüm kaldı o güzelin soyunda
Ahtım vardır onun selvi boyunda
Yastık sandım ak memeler koyunda
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Adını diyemem kendi çok güzel
Ben onu çok sevdim o bana özel
Şeker şerbet kaymak bal gibi yüz el
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Giyinmiş kuşanmış gider düğüne
Güzel seni saran yiğit öğüne
Sana kavuşmayan vurup döğüne
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Seni görür görmez içim cız eder
Gözümü alamam o nere gider
Seni saramazsam el alem ne der
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Düşünerek erim erim eririm
Kız senin uğruna canım veririm
Senden başkasını sanma görürüm
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Ben sen çok sevdim kurban bu canım
Bir şey olur bana sızlar her yanım
Ahmet saramadı kuruyor kanım
Suna boylum seni sarmadan ölmem
Bendeki yaranın dermanı yoktur
Sarma tabip benim yaram başkadır
Dermansız yaraya ne yapsın doktor
Sarma tabip benim yaram başkadır
Sormayın derdimi derdim çok acı
Çalmayın boşuna merhem ilacı
Ne bir hekim sarar ne gardaş bacı
Sarma tabip benim yaram başkadır
Görülmeyen yara tutar mı sargı
Şikâyet etsem de ne yapsın yargı
Dertlerim sel olmuş yıkıyor hargı
Sarma tabip benim yaram başkadır
Benim yaram içerimde kanıyor
Doktorlar ne yapsın yürek yanıyor
Beni gören dostlar mutlu sanıyor
Sarma tabip benim yaram başkadır
Şu Ahmet Erbay’ın görünmez derdi
Onulmaz dertleri hep bana verdi
Bu olumsuz hayat beni çok gerdi
Sarma tabip benim yaram başkadır
Yaram vardır ciğerimin başında
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Verem oldum aha küçük yaşında
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Yıllandı yaralar kabuk bağladı
Dostun acı sözü yürek dağladı
Benim bu halimi duyan ağladı
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Kabuk tutmaz oldu yaranın başı
Durmadan akıyor gözümün yaşı
Hep bana rastlıyor bu körün taşı
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Arşa çıkar benim çektiğim acı
Fayda etmez doktorların ilacı
Haber salın gelsin kardeşle bacı
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Ahmet Erbay yeter açma yarayı
Zalim felek ile açtım arayı
Ben nedeyim artık köşkü sarayı
Sarma doktor yaram kangren olmuş
Ahtım vardır benim sarı gelinde
O geline sarılmadan ölmeyim
Kemer olam o incecik belinde
O geline sarılmadan ölmeyim
Bu nasıl güzellik bu nasıl haldır
Dudaklar şeker dilleri baldır
Bu sarı gelinin aklını çaldır
O geline sarılmadan ölmeyim
Bir güzel sarılıp ahtı mı alam
Ne olur bir gece yanında kalam
He desin yeter ki ben ona dalam
O geline sarılmadan ölmeyim
Gelemezse telin versin arayım
Kabul etsin ben yanına varayım
Kollarımla ince belin sarayım
O geline sarılmadan ölmeyim
Bu Ahmet Erbay geline hasta
Kız içim yanıyor bir su ver tasta
Sana saramadım yastayım yasta
O geline sarılmadan ölmeyim
O kadar nazlı ki dokunsan küser
Selamı sabahı günlerce keser
Acı poyraz gibi savrulup eser
Sarılma yok darılması mükemmel
Bakılmaz yüzüne surat beş karış
Bir kez darıldı mı yapılmaz yarış
Huyundan geçmiyor istersen barış
Sarılma yok darılması mükemmel
Çıtı pıtı yapsan gülmüyor yüzü
Kim gelirse gelsin görmüyor gözü
İstersen döksen de binlerce sözü
Sarılma yok darılması mükemmel
Dokunma yeter ki çok çalım satar
Küsüyor günlerce hep hava atar
Sarılmaz arkasın dönerde yatar
Sarılma yok darılması mükemmel
Anlamadım neden böyle yapıyor
Acaba benden mi hile kapıyor
Bizi böyle gören yoldan sapıyor
Sarılma yok darılması mükemmel
Niçin üzüyorsun Ahmet Erbay’ı
Daha yeni küstün bulmadı ayı
Allah’tan yapıyor yemeği çayı
Sarılma yok darılması mükemmel
Yıllar sonra karşılaştık o yarla
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Sonunda mecburen ayrıldık zorla
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Benden ayrılmadan yüzüme baktı
O nasıl bakıştı kalbimi yaktı
Geldi kollarını boynuma taktı
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Ne çok özlemiştim ela gözünü
Sarıldım boynuna öptüm yüzünü
Konuşmak istedi kestim sözünü
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Konuştuk bir zaman hasret giderdik
Buluşmak İçin de fırsat güderdik
Gizlice buluşur sohbet ederdik
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Ahmet ERBAY gel sileyim yaşını
Gel utanma kaldır hele kaşını
Oturdu göğsüme koydu başını
Sarıldık ağladık hayli bir zaman
Ahtım kaldı benim sarı gelinde
Yine suya gider sitil elinde
Al yeşil boyalı kuşak belinde
Sen beni öldürdün kız sarı gelin
Görünce vuruldum yeşil gözüne
Gel de hayran olma tatlı sözüne
Baka kaldım gelin güler yüzüne
Sen beni öldürdün kız sarı gelin
Çeşmeden geliyor sitili dolu
Buradan geçer mi gelinin yolu
Bir öpücük versen muhannet nolu
Sen beni öldürdün kız sarı gelin
Yorulmuş galiba veriyor mola
İstirahat eder oturmuş yola
O beyaz kolların boynuma dola
Sen beni öldürdün kız sarı gelin
Ahmet Erbay gözün sana dikiyor
Yavaş yürür keklik gibi sekiyor
Bu nasıl güzellik beni çekiyor
Sen beni öldürdün kız sarı gelin