On beş mi Yirmi mi genç idi yaşım
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar
Simsiyah dururdu ağarmış başın
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar
Etleri çekilmiş buruşmuş yüzün
Oyulmuş içine çekilmiş gözün
Dillerin sürçüyor çıkmıyor sözün
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar
Yaşın ilerlemiş bükülmüş belin
Kaşığı tutamaz titriyor elin
Saçların dökülmüş görünür kelin
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar
Bastona dayanır giderken yola
Birazcık gitmeden verirsin mola
Girer de gezerdim o beyaz kola
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar
Ahmet Erbay baka kaldı peşinden
Ecel almış ayrılmışsın eşinden
Anlamadım şu feleğin işinden
Görmeyeli yaşlanmışın nazlı yar